We believe in
Collaboration, Future
and Innovation.

Rücu Davaları

İşçi Kusurundan Dolayı İşverene Açılan Rücu Davaları

Bu yazımızda GÜRCAN Partners kurucu ortağı Av. Bedrettin Gürcan işçi kusurundan dolayı işverene açılan rücu davaları ve şartlarından bahsedecektir.

İşverene Açılan Rücu Davaları

Sigorta şirketleri sigortalıya veya zarar görenlere ödedikleri tazminatı rücu davası yoluyla kusurlu buldukları kişilerden isteyebilmektedirler. Ayrıca tazminat yükümlüleri de birbirlerine rücu davası açabilmektedirler. Sigorta şirketlerinin rücu davası açmalarının yasal dayanağı TTK’ daki 1472 numaralı halefiyet maddesidir;

So far we have assisted over 400 companies.

‘’Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.‘’

Rücu hakkı, sigorta şirketinin zarar görene ödediği tazminata bağlı olarak sigortacıya tanınan bir haktır. Bu hakkın doğabilmesi için de, sigortacının poliçe kapsamındaki zararı sigortalısına ödemiş olması gerekir. Dolayısıyla, sigorta şirketi, henüz ödeme yapmadan rücu hakkını kazanamaz. Nitekim, Yargıtay kararlarında da, sigortacının rücu hakkını kazanabilmesi için sigortalısına ödemede bulunmuş olması şart koşulmuştur.

Sigortalıya ödemede bulunan sigortacı, ödeme tarihinden itibaren faiz talebine de hak kazanır. Dolayısıyla, zarar sorumlusunun faiz ödeme yükümlülüğü, rücu davası bakımından olay tarihinden değil, sigorta şirketinin sigortalısına ödeme yaptığı tarihten itibaren başlar, ayrıca bir ihtara gerek yoktur. Buna göre, zarar sorumlusu, sigorta şirketine karşı gerçek zararın dışında faiz ödemekle de yükümlüdür.

Hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1409. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Örneğin alkollü araç kullanırken kaza yapan kişinin sebep olduğu hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluşması gerekmektedir. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1409.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.

Sigortacının ödediği tazminatı sigortalıya rücu edebileceği haller  Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda düzenlenmiştir;

‘’Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.

Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.

Sigortalıya Başlıca Şu Nedenlerle Rücu Edilir:

  1. a)Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
  2. b)Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
  3. c)Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,

ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,

  1. d)Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
  2. e)Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
  3. f)Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,’’

İşçinin Kusurundan Dolayı İşverene Açılan Rücu Davaları

Sigorta konusu malı, sigortalının muvafakati ile kullanan kişilerin bu esnada verdikleri zararlardan dolayı da rücu hakkı kullanılamaz. Zira, bu kişiler de tıpkı sigortalı gibidir, sigorta teminatı sigortalının izin verdiği kişileri de kapsar.

Öte yandan, bazı hallerde, sigortacının rücu hakkının zarar veren kişinin (fail) yanı sıra, başka üçüncü kişilere karşı da kullanılması söz konusu olabilir.  Başkasına ait araçla üçüncü bir kişiye zarar verilmesi durumunda işletenin sorumluluğu ortaya çıkmışsa (KTK.m.85) ya da BK.m.66 gereğince adam çalıştıranın sorumluluğu mevcutsa, rücu hakkının, failin yanı sıra, trafik sigortacısına, işletene ya da adam çalıştırana karşı kullanılması da mümkündür.

KTK 85’e göre işleten, araç sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğundan, sigortacının sorumluluğunun zararın niteliği yönünden de işleten gibi değerlendirilmesi gerekmektedir. KTK 85;

‘’ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.’’ şeklinde düzenlemiştir.

Ayrıca Borçlar Kanunu da  adam çalıştıranın sorumluluğunu düzenlediği MADDE 66’da;

‘’Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.

Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.

Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.’’

Zaman Aşımı

Sigortacı  çalışanın iş sırasında yaptığı kazadan dolayı işverene ‘’a’’ bendine göre rücu davası açabilmektedir. İşveren adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında işçisinin eylemlerinden sorumlu hale gelmektedir. Sigortacının açacağı davanın zamanaşımı ise Karayolları Trafik Kanunu’nda Madde 109’da  düzenlenmektedir ;

’Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.’’

İşverene karşı açılan rücu davası sonrası işverenin işçisine rücu hakkı ise aynı madde devamında düzenlenmektedir;

’Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.’’

Örneğin alkollü araba kullanan işçi tazminat yükümlülerinden biridir. KTK 48 alkollü araç kullanamayı yasaklamıştır. İşverenin işçisine sigortacıya ödediği tazminatı rücu edebilmesi tazminatı ödedikten itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabidir.

Borçlar Kanunu 73. maddesinde de rücu davasının zamanaşımını  KTK’ ya pararel olarak şu şekilde düzenlemiştir;

Rücu istemitazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlar.

Görüldüğü üzere  her iki kanun da rücu hakkı doğan kişinin rücu edeceği kişiye karşı dava açabilmesi için tazminatın tamamının ödenmesi koşulunu getirmiştir. İşveren kendisinden istenen tazminatı işçisine bildirmek zorundadır. Bu bildirim sonrası zamanaşımı başlar. Ancak tazminatın tamamı ödenmediyse işçisine rücu davası açamayacaktır.